ALTILI MASA VE BİDEN SÖYLEDİKLERİ
- AV. Aziz Dinç
- 1 Şub 2023
- 3 dakikada okunur
Lozan Barış Konferansı sırasında 6 Ağustos 1923 tarihinde imzalanan ikili antlaşma iki devletin(Ülkemiz ile ABD arasında) ilk diplomatik ilişkisi olmuştur.
Yüzyıl önce başlayan bu ilişkinin, Ülkemize faydadan çok zarar verdiğine inanan bir insanım.
Aslında şu söyleyebiliriz.
1923-1955 arasında ilişkiler belirli seviyede devam etmiş, 1940 yıllardan sonra iki müttefik ve dost ülke olarak ilişkilerimiz devam etmemiştir.
Demokrat Partinin, ayakları üzerinde durması, halka hizmet etmesi, batı eksenli tek taraflı politika konusunda çekimser yaklaşım sergilemesi sonucu görünürde olmasa da ilişkilerimizde yeni bir dönem başlamıştır.
Sözde dost ve müttefik olarak tavır sergilemiş ise de hiç bir zaman samimi olmamışlardır.
Tek taraflı olarak kendi çıkarlarını ön planda tutan egoist bir politika izlemişlerdir.
Ülkemizin ve halkımızın aleyhine ilk eylemleri 1960 ihtilali olmuştur.
Bu ihtilali yaptıran gücün ABD ve NATO olduğu anlaşılmıştır.
Menderes ve iki bakanını şehit edilmiştir.
Türkiye'nin yaşadığı sıkıntıların, darbelerin, terör olaylarının ve darbe girişimlerinin arkasında hep ABD ve NATO ülkeleri çıkmıştır.
Yaklaşık yetmiş yıllık süreçte ne ABD nede NATO ülkeleri ihtiyacımız olduğunda yanımızda olmadıkları gibi, ülkemizin sıkıntılar içinde yaşaması için ellerinden gelen her şeyi yapmışlardır.
Sağ-Sol kavgasının ardında ,1980 ihtilalin arkasında yine aynı güç çıkmıştır.
Yıllarca kardeş kanı akıtmaktan geri durmamışlar.
1995 Yılında kurulan Refah-Yol iktidarını ,28 Şubat süreciyle görevden uzaklaştıran güçte aynı.
ABD hep aleyhimize faaliyetler içinde olmuştur.
ABD ile ikili ilişkilerimiz 2000'li yılların başından itibaren farklı bir boyut almıştır.
Tezkere krizi ile başlayan sorunlar her gecen gün artarak devam etmiştir.
Ülkemizin içinde ve dışında ülkemiz aleyhine olan tüm hareketleri ve kişileri açıktan açığa desteklemeye başlamışlardır.
Otuz yıl boyunca ABD ve NATO ülkeleri başta PKK olmak üzere, tüm terör örgütlerine destek vermişlerdir.
Terör örgütlerine verdikleri desteklerin dışında da Ülkemiz içinde bazı oluşumlar vasıtasıyla darbe girişimde bulunmuşlardır.
Terör örgütü başını yirmi yıldan fazla bir süre ülkelerinde barındırarak her türlü desteği verip sonrada darbe girişim yaptırmışlardır.
Darbeyi yapmak ve yönetmek amacıyla kendi ekiplerini göndermişlerdir.
Yıllardır Ülkemiz aleyhine yaptıkları bu faaliyetleri 15 Temmuz 2016 tarihinden itibaren açıktan açığa yapmaya başlamışlardır.
Güneyimizdeki terör örgütlerine verdikleri destekle ,bir terör devleti kurmak istemişlerdir.
Bu ve bunun dışındaki gayri ahlaki faaliyetleri başarılı izlenen dış politikalarla sonuçsuz bırakılmıştır.
Son yıllarda bir biri ardına yaşanan krizler iki ülke ilişkilerini onarılmaz bir hala sokmuştur.
Ülkemizin birlik ve bütünlüğüne yönelik eylemlerde bulunacaklarını, en yetkili ağızlar her ortamda dile getirmişlerdir.
Şu andaki başkanları olan Joe Bide 1974 yıllından itibaren Türkiye aleyhine faaliyetlerde bulunan ve bunları organize eden bir kişidir.
Türk düşmanı olduğunu gizleme gereği dahi duymayan bir siyasetçidir.
Son yıllarda Ülkemizin birlik ve bütünlüğüne yönelik gayri ahlaki girişimleri sonuçsuz kalınca farklı bir yol izleyeceklerini dile getirmişlerdir.
Bu yolu da başkanları açıklamıştır.
Joe Biden "Türk siyasetini dizayn edeceğim."
( Erdoğan'a) çok farklı bir yaklaşım uygulamalıyız. Muhalif liderleri desteklediğimizi açıkça göstermemiz lazım. ... Bu iş bir süre iyi gidiyordu. Bir yol haritamızın olduğunu açıkça göstermemiz lazım. Düşündüğümüz şeyle ilgili sesimizi yükseltmemiz lazım, bedel ödemeli."
Kısaca Muhalefetle işbirliği yaparak Erdoğan ı devireceğini açıklamıştır.
Bu açıklamalarından sonra yeni bir süreç başlamıştır.
Son yıllarda gelişen siyasi hareketliliğe baktığımızda senaryonun uygulamaya koyulduğunu söyleyebiliriz.
Yapılanları görmek için uzman olmaya gerek yok.
Biden planı uygulamaya koyulmuştur.
Oyunun tek bir amacı var SAYIN CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN I DEVİRMEK.
Joe Biden bu oyunda en büyük rolü Türkiye deki muhalefet partilerine vereceğini söylemiştir.
Bu açıklamalardan sonra düğünde, cenazede dahi bir araya gelmeyen muhalefet parti liderleri bir araya gelerek bir ortaklık kurdular.
Adına da altılı masa dediler.
Tek bir amaçları olduklarını söylediler.
Sayın Erdoğan ı devirmek.
Biden belirlediği hedefe hizmet etmek.
Uzun yıllardır siyasetle uğraşan ve bu konuda kitapları olan birisi olarak şunu söyleyebilirim.
Bu altı partinin, siyasi düşünceleri, parti programları ve siyasetçi profili dikkate alındığında kuvvetli bir tekmil olmadan bir araya gelmeleri imkansızdır.
Bu altı partinin ve gizli ortaklarının yapıları tamamen farklı.
CHP sosyal demokrat kesime,
Saadet Partisi milli görüş kesimine,
DEVA ve Gelecek partileri muhafaza kâr kesime,
İYİ Parti milliyetçi kesime,
Demokrat Parti demokrat geçinen kesime, hitap etmektedirler.
Bu partiler her toplantı sonrası farklı söylemler ile ciddi endişeler yaratmışlardır.
26 Ocak 2023'de Altılı Masa yaptığı 11. toplantısı sonrası kendini ilk defa "Millet İttifakı" olarak tanımladılar. Dışarı da yazılın bir senaryonun ne kadar milli olduğuna siz karar verin.
Dayatma ve zorlama sonucu kurulan bir oluşum olduğu her açıklamalarıyla ortada.
Liderleri söylemleri ise çok daha endişe verici.
Kılıçdaroğlu'nun ABD ve batılı ülkelere ziyaretinden sonraki üslubu ve milli ve manevi değerlere yönelik söylemleri, yüz yıldır KAHROLSUN AMERİKA sloganıyla sokakları inleten CHP nin Amerikan politikalarını ve menfaatlerini savunan bir parti haline gelmesi düşündürücüdür.
Muhafazakar gecenin, Babacan'ın eş cinsellere ve İstanbul Sözleşmesi ile ilgili söylemeleri, savunma sanayinde çığır açan İHA ve SİHALARA ilişkin düşünceleri dikkate alındığında geçmişini inkar eden yeni bir yol haritası çizdiğini göstermektedir.
Meral Akşer’in Diyarbakır da söyledikleri "Mesele silahlara veda ve kan dökmeye tövbe etmekse, mesele her türlü musibetin karşısında çelikten sarsılmaz bir biz olmaksa, sırtını da kalbini de o sağlam bize yaslamakla biz varız. Çünkü biz konuşan Türkiye'den yanayız" dedi.
Davutoğlu’nun dış işleri bakanı ve başbakan iken söyledikleri ile bugünkü tavrı ve söylemlerinin bir biriyle uzaktan yakından ilgisi ve alakası bulunmamaktadır.
Sivas olayları sırasında başkanolan Saadet partisi genel başkanı ile CHP’ nin bir biriyle ilgili söylemleri hafızalardan silinmemiş iken verdikleri fotoğrafın nasıl ve niçin verildiğini gün gibi ortadadır.
Demokrat parti kültüründe,60 ihtilalini yaptıranlara hizmet eden iç güç CHP olduğu bilinmesine rağmen bugün ortaklığın nasıl olduğunu anlamlandırmak imkansızdır.
Yıllardır savundukları söylem ve fikirleri bir tarafa bırakmaları düşündürücüdür. Siyasi mücadele yerine verilen emirler doğrultusunda hareket etikleri gün gibi ortada.
Altılı masayı oluşturan parti genel başkanlarının şu anda Biden değirmenine su taşıdıkları açık ve nettir.
El atına binen, tez iner.
Комментарии